Vakfımızın düzenli olarak yardımları ulaştırdığı Suriye Mülteci Kamplarını 23-24 Mart tarihlerinde ziyaret eden gönüllümüzün notları…
“Savaşın beşiğinde büyüyen gözleri ışıl ışıl masum çocuklar… İmkansızlıklar içerisinde çadırlarda hayat mücadelesi veren gözü yaşlı masumlar, çaresiz yaşlılar, kanadı kırık dul ve yetimler…”
Tarık Kutlu
Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı Gönüllüsü
23-24 Mart tarihlerinde önceden planlanmış iki günlük bir ziyaret programı kapsamında Hüdayi Vakfı’mızın sahadaki insani yardım faaliyetlerini yerinde görmek ve çalışmalarına destek olmak amacıyla 3 doktor, 2 vakıf çalışanı ve 3 gönüllüden oluşan bir heyetle Türkiye sınırına yakın Suriye topraklarına gitmek nasip oldu. Gidemeyenler için gördüklerimizi, yaşadıklarımızı anlatmanın faydalı olacağı düşüncesiyle izlenimlerimi paylaşmak istiyorum.
Valilikten aldığımız izinle Reyhanlı-Cilvegözü sınır kapısını kullanarak ilk olarak sınırın öte yakasına adım attık. Güvenlik amacıyla oluşturulan 6 farklı kontrol noktasından geçerek önce İdlib şehir merkezine ardından yardımları dağıtacağımız kırsal alanlara, çadır kamplara ulaştık. Öncelikle şunu açıkça ifade etmeliyim ki; gerek sınırdan giriş ve çıkışlarda gerekse vakfımızın yardımlarını savaşın mağdur ettiği binlerce kişiye ulaştırmada bölgede mesai mefhumu gözetmeksizin çalışan Diyanet Vakfı gibi kamu kurumlarımızın fedakâr çalışanlarına teşekkürü bir borç biliriz. Kendilerinin bizlere çok katkısı oldu. Allah kendilerinden razı olsun.
Dört yüz yıllık kadim bir vakıf ve hayır dağıtım geleneğine sahip Hüdayi Vakfının, savaşın başladığı günden bu yana bağışçılarının bölgeye gönderdiği emanetlerinin yerlerine ulaşması noktasında azami hassasiyet gösterdiğine şahit olduk. Yardımların her aşamasında, hangi bölgelerde kimlere ne miktarda dağıtılacağı noktasında devletimizin bölgedeki güzide yardım kuruluşlarıyla da koordineli bir şekilde çalışan Hüdayi Vakfı, gözü yaşlı masumların, çaresiz yaşlıların, kanadı kırık yetimlerin yaralarını sarıyor.
NELER GÖRDÜM?
Bir yanda savaşın izleri, bombalanmış şehirler, yıkılmış binalar, metruk caddeler ve her an ne olacak korkusu yaşayanlar, diğer yanda savaştan nemalanan ve savaşın bitmesini istemeyenler…
Bir yanda ne için öldüğü ne için öldürdüğü meçhul, elindeki silahın karası yüzüne yansımış olanlar, diğer yanda her şeye rağmen ayakta kalmaya çalışan, gönlündeki imanın nuru simasından anlaşılan insanlar…
“Savaşın beşiğinde büyüyen gözleri ışıl ışıl masum çocuklar… Dul kalmış, iffetini muhafaza eden hanımlar, babasız kalmış hepimize emanet yetimler…”
Tabanı taş toprak, tavanı bez parçası, 10 metrekareyi aşmayan 1+0 çadırlarda yaşamaya çalışan biçareler… Vatan toprağında devletsiz kalmanın, mukaddes bir bayrak altında birleşememenin korkunç parçalayıcı etkisi; kendi idarecilerinden, komşularından ihanet görenler… Türkiye, Katar, Pakistan ve birkaç İslam ülkesi hariç yıllardır devam eden zulme seyirci kalan bir ümmet fotoğrafı…
Kevgire dönmüş yollarda kısa mesafeleri uzun zamanda geçerken Halep, Şam ve Kudüs’ün hürriyeti için düşler kuran bizler… Bizler vatanımızda rahat edelim diye ve zalimlerin karşısında mazluma kol kanat olmak için sıladan, yardan, anadan kilometrelerce uzakta görevini yapan yiğit askerlerimizi de gördüm. Doğrusunu isterseniz gidip görmeden o insanların yaşadıklarını anlamak mümkün değil. Yüce Rabbimiz Suriye, Filistin ve diğer tüm mazlum İslam coğrafyalarına uyanış, diriliş ve huzur ihsan eylesin.
Tarık Kutlu
Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı Gönüllüsü