Milli İrade Platformu üyesi olan vakfımızın Kısıklı meydanı için hazırladığı konuşma metni:
“Muhterem Kardeşlerim,
Sizleri Üsküdar’ın manevi mimarı ve Gönüller sultanı Aziz Mahmûd Hüdâyi Hazretlerinden ismini alan Aziz Mahmûd Hüdâyi Vakfı’nın bir mensubu olarak selamlıyorum. Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun..
Aziz Kardeşlerim,
Büyük bir imtihan geçirdik. Allah vatanımızı, milletimizi her türlü bela ve musibetlerden korusun.
Bu aziz millet tarih boyunca birçok badirelerden geçti. Bunu da birlik ve beraberlik içinde canını ortaya koyarak atlattı. Zafer için gerçek şehitler gerekiyor. Burada da şehitlerimiz var. Onlara Allahtan rahmet diliyoruz. Gazilerimize acil şifalar diliyoruz.
Biz Vakıf olarak, Hüdâyi camiası olarak, devletimizin ve milletimizin yanındayız. Bu hunhar girişimi lanetliyoruz. Hüdâyi dostları ilk günden itibaren Vatanı korumak, Milli İradeye sahip çıkmak için meydanlarda nöbete ve hizmete devam etmiş, Hüdâyi çorbasını, etli pilavını meydanlara indirmiştir.
Bir şey söylemek istiyorum; birkaç yıl önce Kurban hizmetleri için Somali’ye gidiyordum. Uçakta bir kargaşa çıktı. Somalili biri önündeki Avrupalı olduğunu sandığımız bir kişiyle kavga etmek üzereydi. Hostesler ortamı yatıştırmakta zorlanmışlardı. Uçağın arka taraflarından Türkiye’de okumuş Somalili bir genç koşturarak geldi. Uçakta hizmet için giden epey bir Türk vardı. Türklerle kavga ediyor sanmış. “İzin verin ben halledeyim” diyerek hostesleri geri çekti. O Somaliliye bir şeyler konuştu. Demiş ki; “Sen ne yapıyorsun? Bu insanlar Türkiye’den kalkıp bizim ülkemize, milletimize yardım götürüyorlar, kurban götürüyorlar”. Adam ayağa kalktı yerel dille bir şeyler söyleyerek adeta özür diler gibiydi. Türkçe konuşan “Somalili ne diyor biliyor musunuz?” dedi. “Benim derdim bu öndeki adamlarla. Ben bu Türklerin ceketlerini başımda taşırım. Onları nasıl üzerim!”.
Onun için bu lanet darbe girişimi sadece Türkiye’mize değil, gözü kulağı Türkiye’de olan İslam Dünyasına da yapılmıştır. Vakıf olarak dünyanın birçok yerinde özellikle Afrika ülkelerinde insanlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. Hepsi hem 17-25 Aralıkta, hem de 15 Temmuzda sabahlara kadar camilerde toplanıp dualar ettiklerini söylüyorlar. Görünmeyen manevi orduları celp eden dünyanın dört bir yanındaki mazlumlardan gelen dualar var. Buradaki, oradaki dünyanın çeşitli yerlerinden gelen dualar boşa mı gidecek? Mevla bu ülkeye bir kader çizmiş. Ne yapsalar boş. Şairin dediği gibi:
Takdir-i Hüdâ kuvve-i pazuyla dönmez
Öyle bir şema ki yakmış Mevla üflemekle sönmez.
İnşallah söndüremeyecekler…
Sizlere böyle sıkıntılı anlarla alakalı Hüdâyi Hazretlerinin hayatından kısa bir anekdot anlatarak huzurlarınızdan ayrılmak istiyorum.
Sultan Ahmet Camiindeki vazifesine gitmek zorunda olduğu bir gün denizde lodos vardır. Fırtınalı ve dalgalı bir ortamda hiçbir kayıkçı denize açılmak istemez. Ancak Hüdâyi hazretleri bir kayıkçıya gel evladım der ve Üsküdar’dan Sarayburnu’na giderken şu duayı yapar:
Allahümme ya Hadi
Asan eyle yolumuz
Sehhi’l- ubure’l- vadi
Tiz geçir tut elimiz
(Ey doğru yolda ve hidayette tutan Allah’ım, yolumuzu kolay eyle, şu sıkıntılı andan ve vadiden geçerken elimizi tut ve tez geçir)
Bu duygularla hepinize buraya geldiğiniz için şahsım ve kurumum adına teşekkür ediyorum. Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin.”
Medet Bala
Aziz Mahmûd Hüdâyi Vakfı Genel Müdürü